14 Şubat Sevgililer Günü, Aziz Valentinus ve Chaucer’ın Kuşları



Kimine göre kart ve çiçek günü, kapitalist icat.

Kimisiyse iyice abartmış, ellerinde sopalarla bu günü kutlayan restoranları yerle bir etmekle tehdit edebiliyor. Yabancı gelenekmiş, kendi kültürlerine zararlıymış, bildik terane.

Doğruluk payı var, yok değil. Bazı kültürlerin kendilerini nasıl gördüklerine dair ürettikleri anlatılara yabancı bir gelenek olabilir. Örneğin İslam, en azından en sık karşılaşılan versiyonu, işi olmaz öyle sevgiliyle falan. Kapitalizme gelince, o da abartarak kullanıyor bu geleneği ve evet, kimine göre epey yapmacık. Almayayım.

Bir şekilde bugüne ışınlanabilseydi, ufak bir zaman yolculuğu yapabilseydi, ne düşünürdü acaba Chaucer, Geoffrey Chaucer, ortaçağın meşhur İngiliz şairi, otoritelere göre bu günü, yani Aziz Valentinus gününü aşkla, romantik sevgiyle ilk kez ilişkilendirmiş şair? Ne derdi sevgililer gününe dair bu birbirinden bu kadar uzak tavırlara?

“For this was on seynt Valentynes day / Whan every foul cometh there to chese his make”

Günümüz İngilizcesiyle:                                             
For this was on Saint Valentine’s day / When every fowl comes there his mate to take,   

Kaba çevirisi:
Çünkü Aziz Valentinus günündeydi / Her kuşun buraya çiftleşmeye geldiği zaman

Uzun bir şiir bu parçanın belirdiği Parlement of Fowls adlı çalışma; yani Kuşların Parlamentosu. İlk kez burada kuruluyor Aziz Valentinus ile aşk arasındaki ilişki.  Yıl 1382, Henüz kartpostal sanayi bu kadar büyümemiş. Günümüzün her şeyi paraya çevirme fanatiği kapitalizm de yok ortalarda. Ama uzaktan ayak sesleri duyuluyor.

Dönem saray aşklarının, romantik sevginin, kur yapmanın (yoksa flört etmek mi desem) zamanı. Kadınının kendisini daha farklı bir şekilde ifade etmeye, güç ilişkilerine farklı yollardan girmeye çabaladığı bir zaman da denebilir bazı araştırmacılara göre. Hâlâ pek değişmiş değil, bugün de mücadele ediyor kadınlar insanca muamele görmek, eşit olabilmek için.

Chaucer bu dönemde kaleme alıyor bu dizeleri, tutku ve mantık arasında aşkı anlama çabası adına.
Kuşları kullanıyor Chaucer derdini anlatmak için. Çeşitli kuşlar, hiyerarşik bir düzen içinde; yukarıdaki kuşlar ile aşağıda onların bir an önce kurlarını sonlandırmasını bekleyen, sıranın kendilerine gelmesini şiddetle arzulayan, cinsel isyan halindeki büyük yığın, alt kesim, daha basit kuşlar. Kartallarla ördekler gibi. Ortaçağ dünyası yani.

Kuşların aşkla ilişkilendirilmesi yabancı değil ortaçağa. Hatta “bilimsel” bir açıklaması olduğunu da söyleyebiliriz. O günün dünyasında kuşların bu tarihte, Şubat’ta çiftleştiğine inanılıyor. Ve insanlardan da farklı bir durum beklenmiyor. Chaucer tek de değil bu ilişkilendirmede.

Sadece kuşlar olmayabilir elbette bu çiftleşme bağlantısının kaynağı. Her ne kadar Aziz Valentinus’un kendisi ve günü doğrudan aşkla ilişkilendirilmese de, Şubat ayının kendisi buna benzer düşünceleri çağrıştıracak antikçağ ve de ortaçağ ilişkilendirmeleriyle dolu.

Evet, Aziz Valentinus veya Valentinuslardan biri, çünkü birden fazla var, Roma döneminde evlenmesi yasak olan askerleri gizlice evlendirmesiyle biliniyor. Bir de tabii hapsedilmiş Hıristiyanlara yardım girişimleriyle.
Sanırım antikçağın baharı karşılayan arınma festivallerini de hatırlatmak gerekiyor, Şubat ayının bu anlamda neşe kaynağı olmasının sebebini anlatmak için.

Roma’nın bu ayda ve bu günlerde kutlanan, bereket ve kısırlığı önleme fikirlerini de içeren Lupercalia festivali, ki Roma öncesine gittiği düşünülüyor, bizi, yerini aldığı, ayinsel bahar temizliği festivali Februa’ya götürüyor. Kelimenin Latincede arınma olduğu ileri sürülüyor, özellikle de suyla arınma. Anlaşılan su cemresinde denize girme alışkanlığımın, her ne kadar daha bir kez yaptıysam da, bir antikçağ bağlantısı var; farkında olmadan tabii. :) Tarihsel ilişki kurma fanatikleri Februa’nın Etrüsk dilinden türediğini öğrendiklerinde herhalde bizi Anadolu’ya getirecektirler. Oradan da bir dizi bereket tanrıçasına.

Ama erken Hıristiyanlık tabii ki bu festivalleri hoş karşılamamış. Papa I. Gelasius etkili bir şekilde sona erdirmiş bu festivali, geç antikçağda, biraz da öfkeli bir şekilde.

Lakin durdurmak ne mümkün, Şubat ayıyla beraber baharın ilk kokularını alan, ilk cıvıltılarını duyan insanları. Hıristiyanlığın Paskalya’dan önceki Büyük Perhiz’i yetişiyor imdada. Kırk gün dile kolay, etten uzak ve uslu geçecek bir kırk gün. İnsan doğası bu, ne yapar? Karnavalı icat eder.

Carne’ye, yani ete veda. Ama dedik ya, insan bu, kelimeleri, kavramları çok geniş şekillerde tanımlıyor hep. Ete veda, bedene veda, ve al sana karnaval. Şubat ayı, kıpır kıpır olmanın zamanı, festivaller, eğlenceler. İsa’nın dediği gibi, Sezar’ın hakkını Sezar’a, Tanrı’nınkini Tanrı’ya. İlahi bir yana, dünyevi bir yana. Perhiz, oruç, ibadet bir yanda, festival, karne-val diğer yanda. Mart’ı veririm, Şubat’ımı isterim. Antikçağın paganı kolay kolay vazgeçmiyor alışkanlıklarından.

Var bir bağlantı, antikçağın kimi çılgınca kutlanan, hatta bizim açımızdan bir parça da vahşice kutlanan festivallerinden, Chaucer’in aşk kuşlarına ve oradan da kapitalist geleneğin erkekleri paniğe düşüren gününe, çiçek, restoran ve gece bayramına dönüşmesine giden uzun bir bağlantı, uzun bir yol.

Ama bana soracak olurlarsa, kusura bakmasın 14 Şubat’a saldıranlar (kim bilir, kendi açılarından haklı da olabilirler, ciddi şüphelerim olmasına rağmen), çiçek, restoran edebiyatı bir yana, en çok Chaucer’ın kuşlarını sevdim 14 Şubat’ın öyküsünde.

İki gün önce pırıl pırıl bir havada dağda koşarken karşılaştım Chaucer’in kuşlarıyla. Cıvıl cıvıl girmişlerdi birbirlerine, belli ki Şubat’ı kaçırmak niyetinde değildi hiçbiri.   

Saint Valentine, who art full high aloft –
Thus sing the small fowls for your sake –
Now welcome summer, with your sun soft,
That this winter’s weather does off-shake.
Kaba çevirisi:
Aziz Valentinus, ne kadar yücesin - 
Bu yüzden küçük kuşlar senin adına şarkı söylüyor
Hoş gelsin şimdi yaz, yumuşak güneşiyle
Gitsin kış havası
Tutku veya mantık? Tutku, diyor Chaucer.
Timuçin Binder

Yorumlar

Popüler Yayınlar